Bugün 19 Mayıs Atatürk’ü anma, Gençlik ve Spor Bayramı. Bugün 20 Haziran 1938 tarihinden bu yana ulusal bayram olarak kutlanıyor.

Gün dolayısıyla kamuda çalışanlar bugün tatil yapıyor. Lakin tatil yapamadığı gibi bayramı kutlayamayan milyonlarca insanımızın varlığı da ortada.

Bugünün bayram olarak adandığı gençlerimizin TÜİK şubat ayı verilerine göre %18,6’sı işsiz güçsüz bir ekmek kapısı peşinde. Bu sayıyı sakın küçümsemeyin tam 3 milyon 244 bin 15-24 yaş arasında gencimizden söz ediyoruz. Kahvehane köşelerinde, dershane odalarında KPSD’den bir yer tuttururmuyum diyen gençler bunlar.

Bu ülkeyi kuranların bu devleti ve bu milleti emanet ettiği nesillerden söz ediyoruz. Gençliğimize hak ettiği geleceği sunamamanın üzüntüsü ile gençlerimizin bayramını kutluyor daha müreffeh bir ülkede buluşmayı umut ediyoruz.

SURİYEDE ESKİ TAS ESKİ HAMAM

Avusturya’nın ev sahipliğinde Viyana’da toplanan Uluslar arası Suriye Destek Grubu toplantısını tamamlayarak alınan kararları açıkladı. Açıklanan bilgilere göre Haziran ayı başlarında Cenevre’de görüşmelerin yeniden başlatılması hedefleniyor.

Bu görüşmeler esnasında ABD ve Rusya Dışişleri Bakanları kendi aralarında bir görüşme gerçekleştirerek durum değerlendirmesi yaptıktan sonra diğer katılımcılarla ortak bir toplantıya katıldıkları bilgileri geldi. 20 Ülke ve 4 Uluslar arası örgütün katılım ile gerçekleştirilen toplantıdan sonraRusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov;” Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) Suriye'de siyasi geçiş ve seçimlere ilişkin kararını iyi bildiğini belirterek, yükümlülüklerini yerine getireceğini savundu.” Konu ile ilgili yapılan haberde; “Suriye'de ateşkesin yeniden tesis edilmesi, abluka altındaki bölgelere insani yardımların ulaştırılması ve siyasi geçiş sürecinin hızlandırılması amacıyla Avusturya'nın başkenti Viyana’da düzenlenen "Uluslararası Suriye Destek Grubu" toplantısının ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Lavrov, Esed'in Rusya'nın tavsiyelerini ve ortak çalışmalarını göz ardı etmediğini söyledi.
Lavrov, BMGK'nin 2254 sayılı kararının 18 ay içinde 
Suriye'de siyasi geçiş mekanizması ve anayasa oluşturularak cumhurbaşkanlığı seçimlerinin düzenlemesini öngördüğünü anımsatarak, "Esed, BMGK kararından kaynaklı yükümlülükleri çok iyi biliyor ve hatırlıyor. Esed, Devlet Başkanımızla temaslarında bu yükümlülükleri yerine getireceği taahhüdünde bulundu." ifadelerini kullandı.
Rusya'nın 
Suriye'de Esed rejimine değil, terörle mücadeleye destek olduğunu ileri süren Lavrov, "Biz şahıs olarak birilerini korumuyoruz. BM üyesi bir ülkeyi kendi hükümetinin talebi üzerine koruyoruz." diye konuştu.”
ABD Dışişleri Bakanı 
John Kerry ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un eş başkanlığında gerçekleştirilen toplantıdan yeni toplantıların ve çalışmaların yapılması kararı çıkmış oldu.

Bu durumda sorun yine eski haline gelmiş oluyor. Çünkü her ne kadar taraflar arasında görüşmeler yapılıyorsa da alanda savaşan bütün taraflar masada yerine almadan somut bir sonuca varmanın imkânı yok. Rusya PYD’nin de görüşmelere katılması gerektiğini savunurken Türkiyenin de içinde bulunduğu devletlerin desteklediği muhalifleri terörist grup olarak tanımlıyor. Bu grubu destekleyen ülkeler ise Türkiyenin itirazları nedeniyle PYD’nin görüşmelere davet edilmesine sıcak bakmıyor.

Cenevre’de yapılan görüşmeler ateşkesin bozulması nedeniyle askıya alınmıştı. Ateşkesin kimler tarafından bozulduğunun öğrenilmesi için de yeni bir çalışmanın yapılması gerekiyor. Ancak son viyana toplantısında ihtiyaç duyulan alanlara havadan insani yardım ulaştırılması konusunda mutabakata varıldığı belirtiliyor.

Bu çalışmaların ülkemizi yakından ilgilendiren yanları bulunmaktadır. Çünkü bu anlaşmazlıklar sürdüğü müddetçe ortaya çıkan kargaşanın sonlanması imkânsız olacak. DAIŞ çetelerinin Kilis saldırıları dikkatle incelendiğinde aslında yapılan girişimin Türkiyeyi Suriye’deki savaşın içine çekmekten ibaret olduğu çok açık görünüyor.

Böylesi bir durumun yaşanması halinde yani Türkiyenin karadan Suriye topraklarına girmesi durumunda bölgemizde süren çatışmaların etkisi ile PYD’nin kontrol ettiği alanlara da müdahale etmesi söz konusu olacaktır. İşte tam da bu noktada dananın kuyruğu kopacaktır. Çünkü Türkiye Suriyede devam eden savaşın direk olarak tarafı olacak ve her ne kadar kendisine yönelik saldırıları gerekçe olarak sunarsa da bu Türkiyenin işgalci devlet konumuna girmesine mani olamayacaktır. Bu hareketin uluslar arası alanda doğuracağı sıkıntılar ise ülkeyi hem içerde hem de dışarıda zor duruma sokmaya yetecektir.

Bu nedenle sonuç olarak Suriye konusunda yapılması gereken Türkiyenin Suriye Kürtleri ile karşılıklı iyi niyet açıklamalarında bulunması ve işbirliğini geliştirmesidir. Uzun dönem politikaları açısından da Kürtlerle işbirliği yapmak Türkiyenin en karlı çıkacağı konu olacaktır.