Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin kurucu partisi. Türkiye cumhuriyetinin temelini atan ve bu temel üzerinde yeni düzeni inşa eden parti. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurdukları ve ülkenin inşasında kullandıkları parti. Saltanat ve Hilafetin karşısında kurulan demokratik ve laik cumhuriyet sisteminin bekçisi olan bir parti.
Ancak bütün bu gerçekliklerine rağmen günümüzde muhalefete demir atmış bir gemi gibi sürekli küçülen, umut olmaktan uzaklaşan, kurultaylarla zaman geçiren ve ülke insanı ile bütünleşmekten uzaklaşan bir parti konumunda.
Hal böyle olunca bir takım değişim ve dönüşüm çalışmaları yapmak zorunluluk arz ediyor. Bu değişimin hangi eksende yürüyeceği ise muamma.
Uyguladıkları politikalar nedeniyle Kürt seçmenden uzaklaşan, dindar kesimle arasına mesafe koyan CHP kadrolarının sığınacakları son liman olarak Ulusalcılık gösterilince onlarda son bir çırpınışla o alana yöneldi. MHP ile ittifaka giren bir siyasal parti oldu ve ortada karmakarışık bir yapıya dönüştü. Buna rağmen istenen sonuca ulaşılamadı.
CHP yönetimleri ülkenin sorunlarının teşhisi ve çözümü konusunda halkla bütünleşme yerine bütün politikalarını AKP’nin olumsuzluklarına ve zaman içerisinde yıpranma ihtimaline bağladı. Bu durum da hüsrana dönüştü. Çünkü AKP her geçen gün büyüyen parti oldu. Uyguladığı sosyal politikalar sayesinde halkın beğenisini kazandı. Yüzde otuzlarla başladıkları iktidarlarını yüzde ellilere varan desteğe çıkardılar ve hem iktidarı hem cumhurbaşkanlığı makamını kaptılar.
Bu durumda CHP’nin kendini yenilemesinden ve politikalarını gözden geçirmekten başka şansı yok. Ya küçüle küçüle liman partisine dönüşmüş haliyle bitişini izleyecek ya da politikalarını değiştirerek Türkiye’de iktidara aday parti olduğunu millette kabul ettirecek. Tabiki bunun yolu demokrat olmaktan, İnsan Haklarına saygılı olmaktan, Bütün kesimleri kucaklamaktan, başta Kürtler olmak üzere bütün farklı toplumsal katmalarla barışmaktan ve uzlaşmaktan geçer.
Sanırım son dönemlerde bu değişim ve dönüşüm için kıpırdamalar yaşanıyor. Ekmeleddin İnsanoğlu’nun seçilemeyeceği bilindiği halde AKP’yi kendi adamı ile vurma teşebbüsü denendi ve başarısız oldu. Çünkü asıl varken kopyasına kimse itimat etmedi. Bu tercih bahanesiyle ulusalcı kanat olarak tanımlanan bir grup milletvekili tepkilerini ortaya koymuştu. Seçimlerden sonra uygulanan politikanın kaybetmesi nedeniyle bedel istendi ve kongreye gidildi. Yapılan seçimde parti içi iktidar seçimi kazandı. Yani başka bir isimlendirme ile ulusalcılar kaybetti.
Ardından parti yönetimi belirlemeleri yapıldı ve Mehmet Bekaroğlu parti yönetimine alındı. Bu durum ulusalcı kanadın partiyi ele geçirme umutlarını bitirmiş olmalıdır ki partiden istifa başladı. Perde Emine Ülker Tarhan ile açılmış oldu. Tarhan istifa gerekçesini şöyle aktardı; "Ülkemizin içinde bulunduğu savaş tehlikesini de içeren koşullar nedeniyle çocuklarımızın geleceği açısından olağanüstü önem kazanan 2015 genel seçimleri öncesi partide demokrasinin işletilmesi, seçim yenilgileri ve özellikle de cumhurbaşkanlığını ilk turda iktidara teslim eden hatalardan dersler çıkartılıp, ciddiyetle yol haritası çizilmesi için yaptığım çağrıyı görmezden gelerek, kurultayı bir koltuk kapma yarışına çeviren;
Kurucusunun büyük fedakarlıklarla inşa ettiği devletin yıkılıp, diktiği ağaçların sökülüp, yerine, adına “ak” denilen ucube sarayda somutlaşan otoriter bir devletin kurulması girişimini ve  cumhuriyetin köşkünün, hanedan sarayına dönüştürülmesini sessizce izleyen;  
Türkiye’nin iç ve dış tehditlerle karşı karşıya olduğu, iş ve terör cinayetleri ile sarsıldığı bu çok kritik dönemde sorumsuz çağrılar, tutarsız tezkere söylemleri, belirsiz politikalar ile halkımızın duyarlılıklarından kopuk muhalefet anlayışında ısrar edeceği anlaşılan CHP yönetiminin olası vahim tercihlerini değiştiremeyeceğimi anladığımdan, iktidar umudu da hedefi de bulunmayan yanlış ve zayıf politikaların parçası olmamak için büyük umutlarla geldiğim CHP’ den istifa ediyorum.''
Gazete haberlerine yansıyan görüşlere göre ulusalcı kanadın diğer milletvekilleri de istifa ederek CHP’den ayrılacak ve başka bir siyasal partiye geçeceklermiş. Yeni adres olarak gösterilen yer ise İşçi partisi. Yani Doğu Perinçek’in partisi. Kürtler ve solcuların yanında görünen ancak maskeler düştüğünde nerede olduğu net olarak görünen siyasetçi.
Ulusalcılar sayesinde CHP gemisi liman kentlerinde mahsur kalmıştı. Şimdi ise Ulusalcılar gemiyi ilk terk eden kesim oluyor. Gemi batarsa birileri kendini kurtarmış sayabilir ancak değişim olur da gemi limandan kurtulursa o zaman bu ülke kimin nereye kadar mücadele ettiğini de anlamış olur.
Öyle ya başında Kılıçdaroğlu gibi bir ismin bulunduğu genel başkan yardımcılıklarını Mehmet Bekaroğlu ve Sezgin Tanrıkulu’nun yaptığı bir partide ulusalcıların hazımsızlık sorunu yaşamalarını da doğal karşılamak lazım!