Toplumsal gerilim gün geçtikçe artıyor. İnsanların bir sürü sıkıntısı var ve bu sıkıntılar bölgemizde meydana gelen olaylar nedeniyle hep ötelendi veya görmezlikten gelindi. Önü alınamayan ve toplumsal bir sıkıntı haline gelen kadın intiharlarını bile ne kadar geç fark ettiğimizi ve önlemek için ne kadar çaba sarf ettiğimizi hatırlarsak meselenin boyutu da ortaya çıkacaktır.
Ancak olayların bir süre durulmasından sonra son zamanlarda medyana gelen silahlı ve bıçaklı kavgalar asayiş konusunda büyük bir sıkıntı içerisinde bulunduğumuzu da göstermektedir.
Sürekli büyüyen bir kentimiz var. Bu kentin sorunları ile birlikte büyüdüğün de farkında olmamız lazım. Çünkü Batman Türkiye’nin işsizlikte bir numaraya yükselmiş kenti. İşçi ihtiyacı olan az sayıdaki firma ve işveren ise kalifiye eleman bulma sıkıntısı yaşıyor. Neden?  Çünkü elimizdeki insan gücü kendi yaşam alanında yaşayamadığı için başka alanda vasıfsız işçi konumuna düşmüş ve sorunun bir parçası haline gelmiş. Köyünde çok iyi bir çiftçi iken, çok iyi bir hayvan besleyicisi iken, çok iyi bir üzüm yetiştiricisi iken, çok iyi bir arı yetiştiricisi iken, çok iyi bir aile babası ve büyüğü iken yerinden kopup kent merkezine geldiğinde bütün özelliklerini bir çırpıda yetiren bir insan profili ile karşı karşıya kalmış insanlarımız var. Bu durum da insanların cinnet geçirmesine neden oluyor.
Bu durum kadın için daha da berbat bir ortam ve durum yaratmış. Çünkü kendi öz yaşam alanında en azında kendi şartlarını oluşturmaya muktedir olan kadınlar yeni yaşam alanında tamamen bir çembere alınmış hissediyorlar. Dışarı çıkamıyorlar, çıktıklarında değişik şekillerde tacize uğruyorlar, rahatsız ediliyorlar. Eğitim sorunları varsa gitmek istedikleri yerlere ulaşma sıkıntısı çekiyorlar ve sorunlarını aktarma imkânına sahip değiller. Ekonomik olarak en kötü iş koşullarında bile iş bulamıyorlar. İçinde bulundukları zor koşullarda kurtuluş yolu olarak gösterilen evliliklerde de çoğu zaman hüsrana uğruyorlar. Ve cinnet geçirmemek için direniyorlar. Bazen ise istenmeyen sonuç kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Bir de gençler var tabi. Hayatlarının en boşluklu zamanında sorunlar yaşıyorlar. Ekonomik sıkıntı başta olmak üzere bir dizi sıkıntı hissediyorlar. Yaşları itibariyle önemsenmediklerini düşünüyorlar ve sürekli çelişki yaşıyorlar. Bu da aile içinde sıkıntıya neden oluyor. Dışarıda ise bir boşluklarını yakalamak için bekleyen dev bir düşman ortam var. Başta uyuşturucu, hırsızlık, fuhuş olmak üzere bir dizi tehlike ile karşı karşıya kalıyorlar.
Sorunları sıralamak kolay ama çözüm için ne yapabiliriz?
Sorunları sıralarken hassas olduğumuz kadar çözüm yolunda da hassasız elbet. Birincisi kadın politikası konusunda netleşmemiz ve bütün kurumların işbirliğine ihtiyacımız var. Kadın atölyeleri, okuma yazma kursları, iş edindirme kursları, ürettikleri ürünlerin pazarlanacağı alanlar, kadınların ürettikleri ürünlerin pazarlandığı kadın ürünleri pazarları, iş yapmak isteyen kadınların iş bulmak için başvuracakları masalar veya bürolar, kadın işçi arayanların başvuracakları iş ve işçi bulma masaları veya büroları gibi oluşumlar, kadınlara psikolojik destek verecek yerler, kadın barınma evleri, aile içi şiddet ve diğer konularda kadınların haklarını öğrenecekleri eğitim atölyeleri, hukuki danışma merkezleri, kadın dinlenme alanları, kreş gibi alanlar yapılması gereken ve yapılması mümkün olan çalışmalar.
Benzer çalışmalar yetişkinler ve gençler için de düşünülebilir. Bu sayede insanların sorunlar ile karşı karşıya kaldıklarında şiddet uygulama yerine başka yöntemler düşünmelerine imkan tanınmış olur. Bu alanda en hızlı yapılması gereken ise öfke kontrol merkezlerinin oluşturulması. Çünkü cinnet ve cinayetle sonuçlanan durumların çoğunluğu bir anlık öfke ve o anda yaşanan durumdan kaynaklanıyor. Bir yanlış anlama, bir yanlış bakış, bir yanlış söz bir anda öfkelerin kabarmasına ve cinnet ile cinayetlerin ortaya çıkmasına neden oluyor.
 Biz de yöneticileri bu alanlarda adım atmaya davet ediyoruz. Tabi yapılması gereken ilk işin ortak hareket etmek olduğunu vurgulayarak.