Seçime günler kala tüm siyasi oyunları görmek mümkün ve bu siyasi oyunlar adalet merkezinden oldukça uzak. Türkiye geçmişi bir tarafa bırakıp çok yavaşta olsa eski kalıbının dışına çıkıp sorgulamaya ve gerçeklerin peşinde olmaya çalışıyor. Bu nedenle partiler, belli bir kesimini basmakalıplar ile uyutmaya çalışsa da artık karşılarında uyanan bir halk var. İktidar, Erdoğan ve nice HDP'nin baraj altında kalmasını isteyenler toplum yapısını iyi bildikleri için din ile HDP'nin üzerine gidiyorlar fakat bunların tamamı algı operasyonu çünkü HDP'nin inanç özgürlüğü ortada berraklığını korumaktadır. Geçtiğimiz günlerde Batman bağımsız adayı Aydın Gök seçim lokali açılışında HDP'ye ağır biçimde yüklendi. HDP savunuculuğundan öte gerçekleri ele almaya çalışacağım ve öyle ki şahsım avukatlıktan öte hakkaniyetten yana.

Gök konuşmasında; ''Bunlar Türk Kemalizminin kötü kopyalarıdır ve daha gaddar davranıyorlar. Kıblemiz Taksim'dir, Şengal'dir diyenler vardır. Daha önce kıblemiz Çankaya'dır diyenler vardı. Biz Müslümanız ve kıblemizi şaşırmayız, bizim kıblemiz Kabe'dir'' dedi.
Gök, Erdoğan'ın taktiğini uyguluyor. HDP'nin yapısından kaynaklı din noktasından HDP vuruluyor ve öyle ki HDP'nin inanç özgürlüğü ortadayken İslam karşıtı gibi gösteriliyor. HDP'nin azınlıkların haklarını koruması çoğunluğun haklarını kısıtlayıcı değil adalet arayışıdır.
 
 
 
Gök, Demirtaş'ın açıklamalarını çarpıtmış vaziyette çünkü Demirtaş'ın Kabe benzetmesi işçiler için Taksim'in önemini belirtmesiydi. Ortada yanlış kullanılan bir söz yok. Gök, Demirtaş'ı 'Kıbleyi inkar edici' gibi gösterdi fakat önem benzetmesinden öte bir durum söz konusu ortada yok. ( Youtube'da Demirtaş'ın Kabe çıkışına açıklık getirdi videosunu izleyebilirsiniz.) Halkı yanlış bilgilendirmek günah mıdır? Sorusu basit bir soru-cevapla size bırakıyorum. Gök: ''Yüzde 99'u Müslüman olan bir gemide bu halk Ezidi kaptan kabul etmeyecektir. Müslüman halkımız bunları tanımalıdır.''
 
 
 
Öncelikle yüzde 99'u Müslüman olan bir topluluğu bir Ezidi yahut Alevi yahut toplumca dışlanmış bir kökenin halkı yönetmesi günah mıdır?
Müslüman kesimin en tabii haklarını savunamaz mı?
Müslüman olmayan adaleti sağlayamaz mı?
 
Her şeyden öte insanları tercihleri ve kökenleri ile yargılamanın haklı bir tarafı yoktur. Öyle ki yargılayacak olan yalnız ve yalnız alemlerin Rabb'idir. Alemlerin Rabb'i insanları hür kılmıştır. Seçim hakkı tanımıştır. Akla kapı açar ve bu sebeple Bakara 2:256'da ''Dinde zorlama yoktur'' buyurur. Müslüman halkımız sorgulamalı, gerçeğin peşinde koşmalıdır. Hakkaniyet ekseninden ayrılmadan durumu izah ettiysem ne âlâ... Siyasetin gerçeklikle özdeşleştiği, aydın, hakkaniyetli günlere...
 
 Yarınınızın, bugününüzden daha iyi olması dileğiyle, hoşçakalın...