Bu dünya’da ne yapsak aynısı başımıza geliyor. Ama maalesef biz pek farkında olmuyoruz.

Yaygın medyada 82 yaşındaki dedenin tarlasındaki anızları yakmaya çalışırken alevler arasında kalmasını ve mübarek Ramazan ayında yanarak can verdiğini okuduk.

Yöremizde de anız yakma ile ilgili sıkıntılar var.

Eğer sen anızları yakarsan börtü böcek ölür. Tarlanın üst katmanlardaki bereketli kısmı gider. Her zaman ki gibi Batman’ımızı toza boğarsın. Sen bu kötülüğü yaparsında karşılığını görmez misin, sanırsın?  Ama bu dünya ama ahiret, alırsın cezasını.

Kaçak elektrik kullananlara ne demeli?

Onların kullandığı kayıp kaçak bedelini bizim gibi sıradan insanlar ödüyor. Ama dikkat edin zaman zaman okuyoruz, kadın elektrik akımına kapıldı, hayatını kaybetti. Keşke iyice bir araştırsalar da gerçekten de nasıl olmuş, neden elektrik akımına kapılmış bu biçare?

Çok ucuz romanların, çok ucuz kahramanlarıyız.

İsmi lazım değil, bir müteahhit efendi, sizin bir ayda kazandığınızı ben bir saatte kazanırım demişti. İşçinin ssk priminden tutunda güvenlik malzemelerine kadar hep ucuza kaçardı. Bir zamanlar parayla oynar, arabamın sigorta ve kaskosu sizin yıllık geliriniz kadardır diye de hava basardı. Yaptığı işler elinde kaldı da şimdi asgari ücretle hayatını idame etmeye çalışmakta. Bir masal kahramanı edasıyla yaşadığı hayat maalesef Sindirella hikâyesinin gece 12 gonguyla acı sona dönüştü.

Bir başkası da parayla oynar, ibadeti sallar, hatta kebair günahlarla adeta hiç ölmeyecekmiş gibi yaşardı. Parayı çok iyi kazanır ve çok çabuk da savururdu. Şimdi durumu eskisine oranla o kadar farklı ki. Belki işleri sana bana göre iyi ama biz bunun evveliyatını da biliyoruz.

İnşaatlara bakın, KKD diye tabir edilen Kişisel Koruyucu Donanım kullanan tek bir inşaat var mı? Yıllardır yazıyoruz ama yine biz okuyoruz. Düşüyorlar, ölüyorlar. Yazıktır, günahtır. Ver cezaları, durdur inşaatları da ibret olsunlar.

Hız tutkunu motosiklet sürücüleri Siirt Batman çevre yolunda öyle bir sürat yapıyorlar ki Dünya Şampiyonu Kenan Sofuoğlu görse hayrete düşer. Madem bu kadar yeteneklisiniz, sizi asfalt pistlerde görelim. Yok ama, illa ki patlak egzozla milleti rahatsız edecekler. Ama sonları da çok kötü oluyor. Yazık, günah. Tanıdığım bir tanesi hayatının baharındaydı. 20’li yaşlarda aşırı hız yaparken motosikletinin hâkimiyetini kaybetti ve öldü.

Bir diğeri mübarek ramazan orucunda “ciye fıttara” (oruçsuzlar mekânı) diye tabir edilen o yerde sürekli tost, dürüm yiyordu. Sorsan, kendince ertelenmiş bir devrimin son Che Guevara’sı olarak mübarek ramazana inat 30 gün tıkındı ve yırtıldı. Doktor tavsiye etti; istersen biraz oruç tut, ya da sulu şeyler ye. Yoksam hemoroid’in (basur) tekrar ameliyat edilecek. Şimdi “şeşşikleri” (altı günler) bile tutmaya başladı.

Bir diğeri ise sülalesinin hoca olmasıyla övünürdu. Açtı bir mekân ama öyle bir mekân ki orası da oruç boyunca açık olmak zorunda. Olsun, zararı yok. Sonuçta herkes oruç tutmakla mükellef değil. Ama kendisi veryansın ediyordu. Yahu bu memlekette de ne kadar da çok oruçlu varmış. Dükkân işlemiyor. Yaa, nereden nereye azizim.

Gelelim Batman’ın yüzme problemine

Arif Abi bundan bir süre önce yazdı.

Batman’da gerçekten de boğulma mevsimi başladı.

Batman’da bir sürü devlete ait tesis var.

Gençlik Spor, TPAO ve bazı özel tesisler.

Batman Valisi daha yeni iş başı yaptı. Hayırlı, uğurlu olsun.

Bir insanı öldürmek tüm insanlığı öldürmek gibidir düsturundan hareketle, bir insanın hayatını kurtarmak da tüm insanlığın hayatını kurtarmak gibidir dersek, işte Vali’ye bulunmaz bir fırsat.

Gençlik Spor’a ve TPAO’ya ver talimatı.

Kim ki havuzlarda yüzmek istiye, ol kişi geri çevrilmeye

Biraz Osmanlı edebiyatı gibi oldu ama gerçekten de öyle. Senin üzerinde Batman’da güç yok, son sözü Vali söyler.

Yüzme kursu mu? Gelsinler tesislere

Sıcaklardan bunaldılar mı? Gelsinler yüzmeye

Her sene birçok insan hayatını kaybediyor, ya yüzme bilmediğinden ya da bilinmeyen sebeplerden. Aç kapılarını sonuna kadar tesislerin. Valla bu fakirlikte insanlar günlük 20 TL’yi havuza veremeyecekler ve bildik gazete manşetleri okuyacağız.

Kitap Zaman: Kitabın ismi “Entelektüellerin Sorumluluğu”. Eser bir söyleşi tarzında. Noam Chomsy ile söyleyişiyi kaleme alan Michael Albert mükemmel bir yazı sunmuşlar istifademiz için. BGST yayınları tarafından dilimize çevrilen eseri ben birkaç saatte okudum. Size de okumanızı tavsiye ederim. Eğer kitabı bulamayacaksanız, ben bir hafta sonra kitapları iade ettiğimde siz de Batman Üniversitesinin kütüphanesinden temin edebilirsiniz.