28 Ocak tarihli yazımızın başlığı “Yurtsever cepheye bir hatırlatma” şeklindeydi. Bu yazımızda son dönemlerde bu cephe ile ilgili gelen eleştirileri değerlendirmiş ve şu hatırlatmalarda bulunmuştuk: “….Demokrasi ve insan haklarının olduğu her alanda bireyin söz ve kararı yani iradesi kutsaldır. Ne şekilde olursa olsun bireyin iradesi teslim alınamaz ve ipotek altına konulamaz. Bu iş dolaylı şekilde dahi yapılamaz. Yapılırsa o sistemde ne demokrasi vardır, ne insan haklarını saygı vardır, ne de emeğe saygı vardır.
Yani temel mesele;
 İradeye saygı,
Hakkı saygı
Emeğe saygıdır.
Her kim bu ilkelere saygı göstermiyorsa kendisini nasıl isimlendirir ve tanımlandırırsa tanımlandırsın demokrasi ile insan hakları ile ve emekle alakası yoktur.
Son dönemlerde yurtsever cephede yapılan ya da bu kesimin tarafı olduğu alanlarda yapılan seçimlerde sıkıntılar ortaya çıkmaktadır. Bu sıkıntılar artık kırgınlık ve küskünlük ve hatta sesli tartışma düzeyine geldiğine göre bunları kamuoyunun tartışmasına açmak gerekiyor. Parti cephesinde son yerel seçimlerde Eşbaşkan adaylarının belirlenmesi sırasında yaşanan sıkıntıları hepimiz biliyoruz. Oluşturulan komisyonlarda alınan kararların aday adayları arasında ne tür tartışmalara neden olduğunu bilmeyen yok. Sonuçta alınan ve değişik nedenlere dayandırılan kararlar sonucunda yapılan seçimlerin aday belirlemesinde ve sonuçların ortaya çıkmasında nasıl bir tabloyu ortaya çıkardığını da biliyoruz. Bu durum içerisinde yer aldıkları iddiası ile eleştiriye maruz kalanların durumu da ortada. Dolayısı ile eğer komisyonlar söz ve kararı tabanın iradesine bıraksaydı eminiz ki bu durumların büyük çoğunluğu yaşanmayacaktır. Sonuçta bütün aday adayları aynı inanca ve kesime hizmet için yarıştıklarını göre seçilen kim olursa olsun aynı programa uymak zorunda değil miydi? Yani bu alanda yanlışlık yapıldı.
STK alanında da benzer sıkıntılar yaşandığını biliyoruz. Yurtsever kesimin hakim olduğu alanlarda sıkıntı yaşanmıyor gibi görünse de aslında kazın ayağı öyle değil. Hele meslek odaları seçimleri sırasında yaşananlar gerçekten insanın hevesini kıracak cinsten. Akla hayale gelmeyen ittifaklar, isimler ve ortaya konan yanlışlıklar tam bir hüsrandı ve sonuçlar da öyle oldu zaten. Örnek isteyenler BATSO seçimlerinden gerekli sonuçlara ulaşma şansına sahiptirler.
Bir de sendika alanı var. Yani emeğin savunma kaleleri. Bu alanda da sıkıntılar yaşandığını belirtmek gerekiyor. Gerek petrol iş seçimlerinin bir önceki dönem tartışmaları gerek Genel iş seçimlerinde izlenen süreçlerin sonuçları biliniyor. Önümüzdeki günlerde Genel iş sendikasının yönetim kurul seçimleri yapılacak. Kim delege seçilirse seçilsin, kim yönetime gelirse gelsin sonuçta uyacağı kural ve kaideler belidir ve bunun dışına çıkılamayacaktır.  Çünkü sendikalarımız Emek cephesinin bir bileşenidir ve bu alanın da neleri savunduğu açık. Emeğin çıkarı, demokrasi, özgürlük, eşitlik vazgeçilmezler listesinin üst sıralarında…
Buna rağmen kulağımızı çınlayan gelişmelerin varlığı söz konusu. Bazı kesimler eski alışkanlıklarını sürdürmek ve bu şekilde koltukları kapma derdinde gibi. Netleşmeden kimseyi suçlamak doğru olmadığından daha doğrusu kimseyi suçlamak istemediğimizden dolayı bu konu ile ilgili bir hatırlatmada bulunalım. Bırakalım işin sahibi olan emekçiler özgür iradeleri ile temsilcilerini seçsinler. Birilerini korumak için bütün sistemi berbat etmenin, eleştiri ile karşı karşıya bırakmanın bir anlamı yok. Kaldı ki kimseyi koltukla gömmüyorlar. Madem özgür iradeden söz ediyoruz o zaman insanların özgür iradelerinden korkmadan onları özgür bırakılım olmaz mı?”
8 Martta yapılan Genel İş sendikası seçimlerinde bu konunun dikkate alındığını görmek gerçekten olumlu bir hava estirdi.
Genel İş seçimlerinde Belediyeler bünyesinde çalışan yaklaşık 1600 emekçi işçi personel sandığa giderek bir ön seçim gerçekleştirdi ve eğilimini ortaya koydu. Üstelik 8 aday başkanlık için yarıştı ve herkes tabandan aldığı destek oranında söz ve karar sahibi olmak için de mücadele etti. Buradan çıkan verilerle seçime gidildi ve tek liste ile girilen seçimlerden sonra yeni yönetim belirlendi.
Bu seçimde önemli olan sistemin nasıl uygulandığıdır. Kimin sendika başkanı olduğundan ziyade kimin nasıl seçildiği önemlidir. Hangi yöntemle seçildiği önemlidir. Temsil ettiği kesimlerin iradesini yansıtıp yansıtmadığı önemlidir. Bunlar gerçekleşirse kimsenin o yönetimin meşruiyeti konusunda da itirazı olamaz. Gelen eleştiriler de kişisel olur ki bu da bizim ilgi alanımıza giren bir konu değildir. Genel iş sendikasının yeni yönetimi kulisler ve kapalı kapılar arkasından değil sandıktan çıkan irade ile ortaya çıktı ve sanırız bu uygulama örnek bir uygulama olarak yerine alacaktır. Üstelik beş kişilik yönetimin içinde üç kadın emekçi bulunuyor. Bu bile emek ve kadın cephesi açısından oldukça önemli bir adım olarak kabul edilmelidir. Üstelik yeni yönetim her alandan temsilci barındırdığı için de daha başarılı bir çalışma yürütme şansına sahip olabilir.
Bir musibet bin nasihatten iyidir ancak musibetlerle karşılaşmadan nasihatlerden ders çıkarılırsa hem daha karlı hem de daha başarılı bir iş yapılmış olur. Dileriz Genel iş seçimlerinde uygulanan yöntem diğer seçimli işlerde de gerçekleştirilir ve herkes daha huzurlu ve rahat bir nefes alır. Bu işte katkıları olanları kutluyor başarılarının devamını diliyoruz. Yeni sendika yönetimine de görevlerinde başarılar diliyoruz. Milletvekili adayları seçilirken dileriz ki aynı hassasiyet gösterilir ve tabanın sesine kulak veriler.