On bir ayın sultanı, rahmet ve bereket ayı Ramazan ayını geride bıraktık. Bu mübarek ayda her ne kadar dayanışma ruhu zaman zaman ön plana çıksa da kentteki yoksulluk manzaraları yürek burktu. Kimi kurum-kuruluş şatafatlı iftar programlarını askıya aldı, kimileri ise oralı olmadı...

 

Ramazan’da fırın önlerindeki bedava ekmek kuyrukları,

Sığınmacıların oluşturduğu yardım kuyrukları,

Trafik ışıklarında cam silerek para kazanmaya çocuklar,

Çöp konteynırlarında ekmeklerini çıkarmanın telaşındaki çocuklar ve

Semt pazarları ve sebze halinde çürük meyve-sebze toplayan kadınların görüntüsü belleklere işlendi...

 

Bir yanda lüks otomobil çılgınlığının yaşandığı ve 300 bin TL’lik dairelerin yükseldiği kentte, diğer yandan da açlık sınırındaki insanlarımızın manzarası ‘çelişkiler kenti’nin özeti gibi.

 

***

‘Mega köy’ dedik...

Asıl konumuz bu.

1945’te petrolün bulunmasıyla 14 haneli İluh’tan doğan Batman’da ne yazık ki hala köy mantığı hakim.

 

Geçmişi 60 yıla dayanan ilimizde sorunlar her zaman gündemdeki yerini korurken, ‘kent’ kimliğini yakalamakta güçlük çektiğimizi açık bir dille belirtmek gerek.

Elbette son yıllarda belediyecilik anlamında iyi işler yapıldı. Ancak petrolüyle, inşaat, eğitim ve sağlık sektörleriyle kısa sürede kent merkez nüfusu 400 bini aşan Batman’da hizmetler çok yetersiz.

 

Kentte aksayan ve ciddi sorun haline gelen sorunlara dikkat çekmek istiyorum...

Bilindiği gibi bir süre önce kentin en işlek güzergahı ‘vizyon’ projesi adı altında düzenlendi. Ancak bu düzenleme kente görünüm açısından artı kazandırırken, Batman trafiğini de altüst etti. ‘Akıllı’ kavşak denilen Dörtyol kavşağı ‘kaza kavşağı’na dönüştü. Projenin amacı güzergahtaki trafik keşmekeşliğini hafifletmekti ama trafik daha çekilmez hale geldi. Sadece bu güzergah değil, kentin tüm kavşaklarında aynı sorunla karşılaşmak mümkün. Yollar artık otomobilleri kaldıracak durumda değil. Hal böyleyken sorunun çözümü için de üretilen hiçbir proje yok.

 

Sorunumuz elbette trafikten ibaret değil... 45 Derece sıcaklığın yaşandığı kentimizde yeşil alanların yetersizliği de kangrenleşen sorunlarımızdan. Ne yazık ‘kentsel dönüşüm’ adı altında yükselen yapılarla betonlaşma anlamında hızla ilerliyoruz. Üç-dört nokta hariç kentin yeşil alanı yok gibi. Ne yazık ki mevcut olan yeşil alan ve parkları da koruyamıyoruz. Hizmete girdiğinde büyük heyecan uyandıran Kine Em Parkındaki ağaçlar susuzluktan, çevre çöpten kıvranıyor... Yaşar Kemal orman parkı ise yıllardır kendi haline bırakılmış vaziyette. Belediye bu alanları ihmal ederken, Karayolları Bölge Müdürlüğü de orta refujlardaki ağaçları kaderine terk edince kent her açıdan ‘yeşil’ yoksulu kalıyor...

 

Yurttaşların sık sık eleştirdiği bir konu da haşere ve sivrisineklere yönelik ilaçlamaların zamanında yapılmadığı... Her ne kadar belediye bu konuda eleştirilere cevap verse de vatandaşlar sinek ve sivrisineklerden muzdarip.

 

***

Yukarıda sıraladığım sorunlar, bir kentin sorunları olmamalı... Kent merkezi 400 bini aşan sığınmacılarla birlikte nüfusu 600 bini aşan Batman’da kent kültürünün oturması ve kente yakışan projelerin ivedilikle kazandırılması kaçınılmaz.

 

Daha sorunsuz ve ‘mega köyden, mega kente’ dönüşecek bir Batman dilerken, coğrafyamızda hüzün, gözyaşı ve katliamların olmadığı mutlu bayramlar diliyorum.