Söyleşi: Melek Barış
Kadına şiddetin dozunun her geçen gün arttığı ülkemizde, şiddet olayları toplum vicdanını
yaralıyor. Kadına şiddeti Batman Barosu Kadın Komisyonu Başkanı Zeynep Yılmaz’la detaylarıyla konuştuk.







Yılmaz’ın Kadına şiddet konusunda çarpıcı söylemleri var. Zeynep Yılmaz, Medya’nın kadına uygulanan şiddete önemli bir payı olduğuna dikkat çekerek, “Kadına sürekli toplumsal, geleneksel rollerini hatırlatan, bunları uygulaması gerektiğini dayatan bir yapıya sahiptir”dedi.

“Kadına şiddette hayır” kamu spotları medyada 5 dakika verilirken, gün boyu kadına şiddet uygulanan film ve programlar yayınlanıyor” diyen Zeynep Yılmaz, medyanın bu konuda daha duyarlı olması gerektiğini söylüyor.

Zeynep Yılmaz’la yaptığım söyleşi dikkatinize mazhar olacak diye düşünüyorum.


Kadına şiddet nasıl tanımlanmalı?

Kadına yönelik şiddet, cinsiyete dayanan, kadını inciten, ona zarar veren, fiziksel, cinsel, ruhsal hasarla sonuçlanma olasılığı bulunan, toplum içerisinde ya da özel yaşamında ona baskı uygulanması ve özgürlüklerinin keyfi olarak kısıtlanmasına neden olan her türlü davranıştır.

Peki, nedenleri nelerdir?

Erkeklerin kadınlara karsı şiddet uygulama nedenleri çok çeşitli ve karmaşıktır. Kültürel yapının erkeği ‘saldırgan’ kadını ise ‘edilgin’ olarak kabul etmesi, bir anlamda erkeğin şiddet eylemlerini meşru kılması anlamına gelmektedir. Erkek saldırgan bir eylem yaptığında kadına göre daha fazla haklı olma olanağına sahiptir, çünkü o erkektir, ruhsal ve biyolojik olarak saldırgan olma hakkına doğuştan sahiptir. Kadına yönelik şiddet nedenlerine, biyolojik bakıldığında şizofreni, paranoid şizofreni gibi bazı akıl hastalıkları ile antisosyal kişilik bozukluğu gibi bazı ruhsal bozukluklar sayılabilir.

Bunu sosyal açıdan ele aldığımızda nasıl bir sonuç çıkıyor?

Sosyal açıdan bakıldığında ise şiddet uygulama, öğrenilebilen bir davranıştır. En önemli öğrenme kaynağı ise, şiddeti uygulayan kişinin kendi ailesidir. Çocukluk ve gençlik dönemlerinde, aile içi şiddetin uygulandığı bir ortamda yetişenlerin, şiddet gösterme eğilimine sahip oldukları gösterilmiştir. Ayrıca şiddetin, toplum tarafından paylaşılan bir değer yargısı olarak kabul edilmesi ve kuşaktan kuşağa aktarılarak bazı kültürlerce desteklenmesi de sosyal neden olarak kabul edilmektedir.

Yani, toplumsal kültür erkeğe böyle bir görev de yüklüyor öyle mi?

Her olayın kendi içinde değerlendirilmesi gerektiğini belirten psikologların vurgu yaptıkları ortak nokta; toplumsal kültürün erkeğe, ‘kadına hükmetme ve onu kontrol altında tutma’ görevi yüklemesi. Bir diğer önemli nokta ise, vicdansızca ve suç niteliğinde davranışlar gösterme ve bunlardan hoşlanma biçimindeki tutumların görüldüğü antisosyal kişilik bozukluklarıdır.


Peki, ebeveynlerin erkek çocuklara gösterdikleri tolerans kadına şiddeti tetikleyici bir unsur oluşturuyor mu?


kadına yönelik şiddedin nedenleri birden fazladır bunlardan biri çocukların cinsiyet ayrımı gözeterek yetiştirilmesidir. Erkek çocuklarını daha ayrıcalıklı, kızları ise ürkek yetiştirmemelidir. Erkek çocuklarına gösterilen tolerans ile kız çocuklarına gösterilen tolerans arasında uçurumlar varsa; şüphesiz bu durum kızların psikolojisini olumsuz anlamda etkiler. Ebeveynler kız ve erkek evlatlarının yaptığı yanlışlara eşit ölçüde tepki göstermeliler. Özgürlükleri ve konuşma hakkı gibi birtakım hakları kız olduklarından dolayı erkek kardeşlerine nazaran daha çok kısıtlanan kızlar, ilerde kocalarının aynı şekildeki muamelesini normal karşılayacaktır.


Bu durumda öncelikle ne yapmalı?

Erkek kardeşlerin, kızların özsaygısını kaybetmelerine neden olacak davranışlardan kaçınmaları konusunda, anne-baba tarafından eğitilmeleri gerekmektedir. Bu hususta en başta ebeveynlerin bilinçlendirilmesi gerekir. Erkek-egemen bir toplumda yaşıyoruz. Erkeklerin, bu egemenliği çocukluklarında sevgiyle, şefkatle, koruma duygusuyla, problemlerine elinden geldiğince çözüm bulmaya çalışarak kurmaları gerektiğini öğrenmeleri gerekir. İktidarının sarsılacağını düşündüğü durumlarda ataerkil değerler dolayısıyla otoritesinin zayıflamaması için şiddete başvurmak, kadına yönelik şiddetin en önemli nedenlerindendir.

Bu sorunun çözümü için başka neler yapılabilir?

Kız ve erkek çocukların, sosyal ve kültürel örüntü, önyargı ve basmakalıp cinsiyet rollerinden kaçınan ve özgüvenlerinin geliştirilmesine yönelik temel eğitim almaları sağlanmalıdır. Kız çocukları, erkek kardeşleri ya da ağabeyleri tarafından yönetilmemeli veya onlara hizmet etmesi zorunlu bireyler olarak düşünülmemelidir. Erkek çocukları ise, kız kardeşleri ve ya ablalarından farklı bir konumda olmadıkları ve onları yönetmemeleri konusunda bilinçlendirilmelidir. Bazı gelenek ve göreneklerin, toplumsal cinsiyet eşitliğini gerçekleştirme doğrultusunda yapılan çalışmalarda olumsuz bir unsur olması nedeniyle etkinliğinin kırılması gerekmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliğini gerçekleştirmek üzere kısa ve uzun vadeli, zaman sınırlı hedefler konulmasının, yeterli insan gücü ile mali kaynak tahsis edilmesinin ataerkil toplumlarda görülen kadına yönelik şiddetin azalmasında etkili olacağı düşünülmektedir.

Toplumu bilinçlendirme noktasında devlete düşen nedir sizce?

Toplumu bilinçlendirme konusunda, devletin özellikle kadına yönelik şiddetin yoğun olarak yaşandığı yerlerde bulunan ilgili kurumlarında, sosyolog ve psikologlar görevlendirmelidir. İlk ve orta okullarda, Hayat Bilgisi, Sosyal Bilgiler ve Türkçe derslerinde şiddete başvuran geleneksel erkek modelinin ortaya çıkardığı toplumsal sorunlara örnek olabilecek metinler yer almalı ve insan haklarına saygılı, hoşgörülü ve empati kuran erkek modeli, erkek öğrencilerin rol-model olarak seçeceği kadar yüceltilmelidir. Öğretmenler öğrencilere cinsiyetlerine göre ayrımcı davranmamalıdır. Toplumsal yapıda, kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran bakış açısının eğitimle değiştirilmesi gerekmektedir. Gazete ve televizyonlarda çocuk yetiştirmede cinsiyet ayrımının ortaya çıkardığı sorunlara değinilmeli ve aileler için bu sorunlara çözüm önerileri getirilmelidir.

Gazete ve televizyon demişken, ‘kadına şiddet’ probleminde medyanın rolü nedir?

Kitle iletişim araçları kadına yönelik şiddetin artmasında etkili olmuştur. Medya cinsiyetçi bir yapıya sahiptir. Kadına sürekli toplumsal, geleneksel rollerini hatırlatan, bunları uygulaması gerektiğini dayatan bir yapıya sahiptir. Şiddet olgusunu normalize eden programlar veya haberlerle şiddetin yayılmasında etkilidir. Medyada ‘kadına şiddete hayır’ konulu bir eğitici program 5 dakikalık bir görüntü ile geçiştirilirken, kadın programlarında, dizilerde ve filmlerde kadına uygulanan şiddet görüntüleri gün boyu yayınlanarak şiddetin normal bir durummuş gibi algılanmasına yol açmaktadır.
Kadın dernekleri bu noktada yeterli mi sizce?

Kadına yönelik şiddet sorunu basit ve kısa vadede çözülecek bir sorun olmadığından bu konuda çalışan kesimlerden özellikle kadın derneklerinden kısa vadeli çözümler almak sorunu çözmeyeceğinden uzun vadeli çözümler için baya uğraş verilmeli yeterli duyarlılık oluşturulup yetkililer, sorunu çözebilecekler üzerinde baskı oluşturup olaya duyarlı olmaları sağlanmalıdır.

Kadını bu konuda bilinçlendirmek için ne yapılabilir?

Kadın eğitimi ve yetişkin kadın eğitiminin önemine yapılan vurgu, erkeğin eğitimi için de yapılmalıdır. Şiddet uygulayan erkeklerin eğitim düzeyleri ise şiddet uygulamayan erkeklere göre daha düşüktür. Şiddete maruz kalma açısından kadınların eğitim düzeyi bir fark oluşturmazken, erkeklerin eğitim düzeyi arttıkça uyguladıkları şiddet azalmaktadır. Buna karsın araştırmada kapsamındaki okuryazar, okuryazar olmayan, ilkokul mezunu, ortaokul mezunu, lise mezunu ve üniversite mezunu olmak üzere her eğitim düzeyindeki erkek grubundan esine şiddet uygulayan erkeğe rastlanmaktadır.

Demek ki erkeği de bilinçlendirmek gerekiyor…

Elbette. Kadınlarla birlikte, erkekler de bilinçlendirilmeli ve erkeklerin eylemlerinden sorumlu olmaları gerektiği vurgulanmalıdır. Erkekleri şiddet mekanizmalarını tahlil edip çözmeye ve farklı bir davranış tarzı benimseye teşvik ederek, kadınlara yönelik erkek şiddeti konusunda duyarlılık artırıcı çalışmalar yapılmalıdır.

Kadına şiddet denince toplumda nasıl bir algı oluşuyor?

Hala toplumun büyük bir kesiminde kadına şiddet dendiğinde; tokat atmak, tekmelemek, yumruk atmak, bıçakla saldırıda bulunmak ve ya tehdit etmek, itmek, ısırmak gibi fiziksel hasara neden olan eylem olarak algılanmaktadır. Oysa bu eylemler sadece fiziksel şiddet kapsamında değerlendirilebilecek unsurlardır. Şiddeti bu eylemlerle sınırlı tutmak, şiddet algısının yeterince gelişmesini engeller ve sığ bir bakış açısı olmasına yol açar. Kadına yönelik şiddet, cinsiyete dayanan, kadını inciten, ona zarar veren, fiziksel, cinsel, ruhsal hasarla sonuçlanma olasılığı bulunan, aile dışında ya da aile içinde ona baskı uygulanması ve özgürlüklerinin keyfi olarak kısıtlanmasına neden olan her türlü davranış olarak tanımlanabilir.

Kadına şiddet türleri ile ilgili ne söylersiniz?

Kadın, sadece fiziksel şiddete değil, kadının aşağılanmasının, hakarete uğramasının, küçük görülmesi, küfredilmesi gibi duygusal, kadının çalışmasına izin vermemek, çalışıp kazandığı paraya el koymak, kariyerini geliştirecek fırsatları engellemek ve çok kısıtlı harçlık vermek gibi ekonomik, kadına cinsel bir eşyaymış gibi davranmak, aşırı kıskançlık ve şüphecilik göstermek, cinselliği bir cezalandırma yöntemi olarak kullanmak, açıkça karsı cinse ilgi göstermek, kaba kuvvet veya duygusala baskı kullanarak cinsel ilişkiye zorlamak, tecavüz etmek, istenmeyen cinsel pozisyonlara zorlamak, fuhuşa zorlamak gibi şiddete maruz kalabilmekte, maddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılanmaması, yok sayılması gibi ihmale maruz kalabilmektedir.

Sizce bu sorun doğru mecralarda mı tartışılıyor, buna erkeği dâhil edebiliyor muyuz?

Kadına şiddet sorunu her mecrada tartışılabilmeli, her mecrada bu sorunu ortadan kaldırmak için çözüm yolları geliştirilmelidir. Özellikle de erkeğin buna dâhil edilmesi, bilinçlendirilmesi gerekir.

Toplumun ekonomik ve kültürel düzeyi düşük olan kesimlerinde kadına şiddet daha mı yaygın acaba?

Dünyada ulusal düzeyde yapılmakta olan araştırmaların sonuçları, pek çok kadının sürekli olarak birlikte yasadıkları erkekler veya kocaları tarafından şiddete maruz bırakıldıklarını ve bu şiddetin sınıf, etnik köken veya sosyoekonomik düzey gözetmeksizin uygulandığını ortaya koymaktadır. Aile içi şiddet her yasta, toplumda, eğitim düzeyinde ve sosyoekonomik grupta meydana gelen yaygın bir problemdir.

Birçok erkek aile içinde kadına şiddet uygularken, kamusal alanda kadına uygulanan şiddete ise tepki gösterir, sizce böyle davranmasının nedeni ne olabilir?

Bunun birçok nedeni olabilir. Ne acıdır ki; Kadına şiddet özel alanda aile içinde eşi tarafından uygulanınca, hala bazı kesimler tarafından doğal sayılmakta… Ayrıca aile içinde uygulanan şiddet valilik birliği içerisinde olağan şeylerden ve evliliğin mahremi olarak görülmektedir.

Görücü usulü evliliklerde şiddetin daha yaygın olduğu söylenilebilir mi?

Kişilerin birbirini yeterince tanımadan evlendirilmesi, eğitimsizlik, güvenmemeleri şiddete neden oluyor. Evlenme biçimi ile şiddet görme arasındaki ilişki incelediğinde her gruptaki kadının şiddete maruz kaldığı görülmektedir. Görücü usulü ile flört ederek evlenmeyi karşılaştırdığımızda, şiddet görme oranı açısından pek bir fark olduğunu söyleyemeyiz. Bazı araştırmalara göre, anlaşarak evlenenlerde meydana gelen kadına şiddet, görücü usulü evlenenlere göre yüzde 8 ile 3 arasında değişen oranda daha az olduğu belirtilmiştir. Ama bu oran, anlamlı değildir. Böyle bir ayrım pek gerçekçi olmamakla birlikte toplum genelini yansıtmayabilir.

Her yıl kutlanan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü amacına hizmet ediyor mu?

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününün ortaya çıkışı kadının haklarını elde etmede verdiği mücadele unutulmamak en azından yılda bir gün bunu şiddet uygulayan kişi veya kurumlara hatırlatmak kadının yalnız olmadığı kadının aciz olmadığının hatırlatılması gerekir.

Batman Barosu bünyesinde oluşturmuş olduğunuz ‘Kadın Komisyonu’ peki bu konuda neler yapıyor?

Batman Barosu kadın hakları komisyonu olarak öncelikle şiddete uğrayan kadınlara nasıl yaklaşılması konusunda eğitimler aldık. Alınan eğitimlerden sonra kadınlara yasalardaki haklarını anlatmak ve şiddete uğrayan kadının en pratik şekliyle ne yapması gerektiği konusunda bilinçlendirmek için saha çalışmaları yaparak el broşürleri dağıttık ve hane ziyaretleri yaparak bilinçlendirme toplantıları yaptık.

Sonuç itibariyle…

Gerek Baromuzun adli yardım bürosu aracılığıyla gerek STK’lar aracılığıyla tarafımıza başvuru yapan kadınlara ücretsiz avukat imkânı sağlayarak her türlü hukuksal problemini birebir çözmeye çalıştık. Şiddete uğrayan kadınların yalnız olmadığı, şiddete uğradığı zaman nerelere başvuru yapması gerektiğini gösteren ıslak mendiller hazırlayarak daha çok erkeklerin gittiği kıraathane ve lokantalara dağıttık. İlimizde mevcut kadın sığınma evi ve cezaevindeki kadın tutsaklar belli periyotlarla ziyaret ettik ve tarafımıza aktarılan sorunlara çözüm bulmaya çalıştık. Kadın Hakları konusunda çalışmalar yapan çeşitli STK’lar ile ortak çalışmalar yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Valilik bünyesinde Batman’da mevcut tüm muhtarlara “Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesi” ne dair kanunu anlattık. Yine yakın zamanda şiddete uğrayan kadınların yalnız olmadığı Batman Barosu avukatlarının yanlarında olduğunu ifade eden billboard çalışmaları yaptık. Ayrıca 6284 sayılı Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair yasa kapsamında Mahkemelere intikal eden tüm dosyaları tek tek inceleyerek konuya ilişkin anketler dolduruyoruz. Tüm dosyalar incelendiğinde buna ilişkin bir raporlama çalışması yapılacak ve veriler kamuoyu ile paylaşılacak.