Yaz aylarında zararlı güneş ışınlarından korunulması gerektiğine dikkat çeken Dermatoloji Uzmanı Dr. Ayfer Elli, “Güneşten korunmada en önemli basamak, yazın güneş ışınlarının en dik olduğu öğle vaktinde (saat 10.00-16.00 arası) güneşten sakınmaktır. Gölgede kalındığı zaman da yansıyan ışıktan (asfalt, kum, deniz, kar) korunulmalıdır. Bulutlu ve rüzgârlı havalar, sıcak hissi oluşturmadığından daha uzun süre UV altında kalma yanılgısına yol açabilir” dedi.

Güneş ışınlarının bireye olan etkilerinden bahseden Uzm. Dr. Elli, “Yaşam kaynağımız güneş, yeryüzü için gerekli enerjiyi ışınlar yoluyla iletmektedir. Güneş ışınları fotosentezden, patojenlerin yok edilmesine kadar pek çok yaşamsal olayda rol oynar. İnsanın ruh haline olumlu etkileri, D vitamini sentezi ile kemik metabolizması başta olmak üzere vücut onarımında pozitif etki, psöriazisli hastalara iyi gelmesi gibi faydalı tarafları olduğu gibi deri yaşlanması, karsinojenik etki, ışığa duyarlı hastalıkların alevlenmesi, katarakt oluşumu gibi zararlı etkileri de mevcuttur” diye konuştu.

“Pencere camı arkasından D vitamini sentezi olmaz”
D vitamininin yüzde 80-90’ının güneşe maruziyetle UVB etkisi ile deride sentezlendiğini söyleyen Uzm. Dr. Elli, “Sentez için deriye güneş ışınlarının doğrudan teması gerekir. Ülkemizin bulunduğu enlemde güneşin D vitamini sentezine en çok katkı yaptığı dönem mayıs-kasım ayları arasıdır. Sentez için en uygun ışın açısı güneş yanığı riskinin de çok olduğu gün ortası saatleridir (saat 10.00-15.00).Tül ve pencere camı arkasından güneşlenme D vitamini sentezine katkı yapmaz” dedi.

“Güneşin 5 tehlikeli etkisi”
Uzm. Dr. Ayfer Elli, UV (ultraviyole) ışınlarının deri üzerindeki etkilerini şöyle sıraladı:
“Güneş yanığı: Lezyonlar güneşe maruziyetten 4-6 saat içinde ortaya çıkar. 24 saatte en şiddetli halini alır. Deri rengi ve maruziyet şiddetine bağlı kızarıklık, şişlik, su toplaması şeklinde bulgular oluşur. Eğer çevre ısısının yüksek olduğu bir ortamda güneş yanığı gelişmişse, bulgulara sıcak çarpması semptomları (40 derecinin üzerinde vücut ısısı, huzursuzluk, bilinç bulanıklığı, halüsinasyonlar, organ hasarları) da eşlik eder. Güneş yanığı tedavisinde soğuk uygulama, ıslak pansumanlar, nemlendiriciler, antibiyotikli ve kortikosteroidli kremler, analjezik antiinflamatuar ilaçlar kullanılır. Sıcak çarpması tanısı varlığında, hastaneye yatırılarak organların fonksiyonları normale dönene kadar takip edilmelidir.
Deri yaşlanması ve güneşe bağlı lekelerin gelişmesine yol açar.
Deri kanserleri: Açık tenli kişilerde, çocukken fazla güneşte kalan ve su kabarcıklı güneş yanığı geçirenlerde, mesleki olarak açık alanlarda güneşe maruz kalanlarda deri kanseri görülme riski artar.
Güneşe maruziyetle bazı hastalıklar (lupus, rozasea, dermatomiyozit) alevlenir.
Güneş duyarlılığı nedeniyle bazı dermatozlar (fotokonjtak dermatid, solar ürtiker) ortaya çıkabilir.''

“Öğle vaktinde güneşten kaçının”
Güneşten korunma yollarına değinen Uzm. Dr. Elli, “Güneşten korunmada en önemli basamak, yaz aylarında güneş ışınlarının en dik olduğu öğle vaktinde saat 10.00-16.00 arası güneşten sakınmaktır. Gölgede kalındığı zaman da yansıyan ışıktan (asfalt, kum, deniz, kar) korunmalıdır. Bulutlu ve rüzgârlı havalar sıcak hissi yaratmadığından daha uzun süre UV altında kalma yanılgısına yol açabilir. Bu konuda dikkatli olmak gerekir. Kışın kayak yapanların da yüz ve gözlerini UV’den (karın yüzde 90’a varan yansıtıcı etkisinden dolayı) gözlük ve güneş koruma faktörlü kremler kullanarak korumaları gerekir” dedi.

“Kalın kumaşlı şapka takın”
Giysilerin güneşten korumada önemli bir bariyer oluşturduğunu dile getiren Uzm. Dr. Elli, “Kalın ve koyu renkli kumaşlar (kot, yün, sentetik ürünler) daha yüksek korumaya sahipken, pamuk ve keten daha düşük UV koruması oluşturur. Giysiler ıslanınca koruyucu özelliği azalır. Güneşli havalarda siperliği 10 santim olan kalın kumaştan şapka kullanımı önerilir. Gözde katarakt oluşumuna engel olmak için de UVA-UVB filtreli güneş gözlükleri kullanılmalıdır” şeklinde konuştu.

“Güneş korucuyu da hem UVA hem UVB engellemesi olmalı”
Giysilerin örtmediği açık alanların güneş koruyucu ürünlerle korunabileceğimi söyleyen Uzm. Dr. Elli, şu bilgileri paylaştı:
“Bu ürünlerdeki ‘güneş koruma faktörü’ (SPF) değeri, sadece UVB ışınlarından koruma düzeyini gösterir. SPF15 yüzde 93, SPF30 yüzde 97, SPF50 yüzde 98 oranında UVB ışınlarını engeller. SPF, UVA ışınlarına karşı koruyuculuğu göstermediğinden güneş koruyucu ürün seçerken hem UVA hem UVB ışınlarına karşı koruyucu olanlar tercih edilmelidir. Güneş koruyucu ürünlerin tam bir koruma sağladığı algısı yanlıştır. Tüketicilerin daha yüksek SPF daha yüksek güvenlik yanılsamasını önlemek için 50’den yüksek SPF değeri olan ürünlerin SPF50+ olarak etiketlenmesi kabul edilmiştir. Çocuklar, yaşlılar, gebeler, güneşten etkilenen hastalığı olanlar fiziksel koruyucu madde içeren ürünler kullanmalıdır.”

“Güneş koruyucu kremler dışarı çıkmadan 30 dakika önce sürülmelidir”
Güneş koruyucuların dışarı çıkmadan 30 dakika önce sürülmesi ve 2-3 saatte bir yenilenmesi gerektiğini belirten Uzm. Dr. Elli, “Denizde, suda uzun süre kalınacağı zaman suya dayanıklı formüller tercih edilmeli, sudan çıkınca koruyucu krem tekrar sürülmelidir. Güneş koruyucular yüzme, aşırı aktivite ve kurulanma sonrası tekrar uygulanmalıdır” ifadelerini kullandı.

“Çocukların güneşten korunması önemli”
Çocukların da güneşten korunması gerektiğini vurgulayan Uzm. Dr. Elli, “Çocukluk çağında bir ya da daha fazla su kabarcıklı güneş yanığı, kişinin gelecekte melanom tipi deri kanseri geliştirme olasılığını iki kattan fazla artırır. Bu nedenle çocukların güneşten korunması önem taşır. 6 aydan küçük bebeklerin direk güneş maruziyetinden kaçınılması, 6 aydan sonra ise yüksek koruma faktörlü ve fiziksel koruyucu madde içeren güneş koruyucu ürünler ile korunması gereklidir” dedi.

Kaynak: İHA