Kışı yarıladık... 

Bu yıl toprağımıza kar yağdı. Çocukluğum döneminde bizim için eğlencenin en müthiş olduğu zamanlar, karın yağdığı andı. Biliyorsunuz her yıl toprağımıza kar yağmaz... Tabiki büyüyünce sorumluluğumuz artıyor. Şimdi ise yoksulun evi damlıyor mu ya da yakacak odunu var mı? diye düşünüyorum...
Aynı sorumluluğu ve kaygıyı Petrolspor için de düşünüyorum.
İleri ki yıllarda Petrolspor olacak mı olmayacak mı?
Petrolspor'un bu belirsizliği, ‘Batman'a seneye kar yağar mı yağmaz mı’ meselesine döndü. Anlayacağınız Petrolspor'un geleceği Allah'a kalmış.
Tesislerinden de ayrıldığında kulüp hiçbir geleceği olmayan, yapayalnız, zayıf, terkedilmiş, sadece haftalık sonuçlara kalmış olacak.
Bu duruma üzülüyorum...
Yarım asır topluma mal mülk, şan, sürekli insan yetiştiren kulüp, göz göre göre yalnızlaştırılıp yok olmaya mahkum bırakılıyor.
Bana eleştiri gelebilir. Şimdi kulübü yönetenler diyebilirler ki “Ne olmuş kulübe?” diye..  
Yalnız kulüp alınırken ki söylem ve eylemleriniz bir birini tutmuyor. Kulüp alındığından beri üzerine hiçbir şey konulmadı. Sadece Petrolspor'un tadını çıkarmışlar...

Düşünün bir kulübün tesisleri yok, altyapısı yok, geliri yok... Proje üretmiyorlar, insan yetişmiyor. İnsan dediğim futbolcu olsun, hoca olsun, yok, yok, yok...
Peki soruyorum size; bunlar olmazsa kulübün yaşam şansı var mı?
Petrolspor'un 30 yıl önce bir kültürü vardı. Dönemin yöneticileri, bu yüzden transfer yasağı koymuştu... Hatırlıyorum takımda on dört futbolcu kalmasına rağmen transfer yapılmadı, altyapıdan takviyeyle devre arası kampa gidildi. Hatta ‘bu takım küme düşer’ dediler. Anlatmak istediğim dönemin yönetim kurulu en zor süreçte insan yetiştirmiştir. Şimdi ki yöneticilerin çoğu hazır insan alıp tadını çıkarmışlar.
 İnsan yetiştirmek kolay mı?
Şefkat ister, merhamet ister, cesaret ister...

Topluma duyarlı olmalı,  vizyonu geniş olmalı. Umarım böyle yöneticiler olur... Hem kulüp kalıcı olur hem de kulüp büyür.
Sağlıcakla kalın..