Daha yürümeyi öğrenmeden ölmeyi öğrenen bebeklerin ülkesi Filistin.

Tüm bu kan ve gözyaşına rağmen zalime boyun eğmeyen, mücadeleyi bırakmayan onurlu ve izzetli Müslümanların ülkesi.

Paramparça edilerek etrafı zulümle sarılmış olmasına rağmen tüm Müslümanların saygısını kazanan bir izzete sahip. Bunun sebebi Allah resulü sallalahu aleyhi ve sellemin buyurduğu şu hadisi şerifidir: “Cihadı terk ettiğiniz zaman, Allah size zilleti musallat kılar. Tekrar dininize dönünceye kadar, onu üzerinizden atamazsınız.” (Ebu Dâvûd) Yani izzet cihad etmekte zillet ise cihadı, mücadeleyi terk etmektedir. İşte Filistin halkının izzeti birçok imkansızlığa ve zorluğa rağmen cihadı, mücadeleyi terk etmemesinden gelir.

Filistin halkının mücadelesi Müslümanlar için bir rahmet ve uyanış vesilesidir. Her gün baskıların daha da arttığı ve açık hava hapishanesine dönen Filistin’in haklı tepkisi, ümmet ruhunu canlandırabilecek bir kıvılcımdır. Bu kıvılcım birlik ve beraberliğe olan özlemimizi tazeleyerek bize umut olmaktadır.

Filistin halkının mücadelesini anlamak istiyorsak kendi yakın tarihimize bakmalıyız. Kurtuluş mücadelesi verirken imkansızlık ve yokluk hat safhadaydı. Buna rağmen iman ve cesareti kuşanarak düşmanla amansız mücadeleler verdik. Rabbimiz bize nice şehadetler ve nice zaferler nasip etti.  

Sünnetullah değişmedi, hak mücadelesi verecek olanları zaferler beklemektedir. Allah azze ve celle “Bizim uğrumuzda cihad edenler var ya, biz onları mutlaka yollarımıza ileteceğiz. Şüphesiz Allah, mutlaka iyilik yapanlarla beraberdir.” (Ankebut 69) buyurmaktadır. Bu ayetin tefsirinde müfessir Vehbe Zuhayli ; “Yani kim itaatle ve Allah'ın dinine yardım ederek cihad ederse ve Allah'ın kitabını ve peygamberini yalanlayan Allah düşmanlarıyla çarpışırsa, Allah ona hidayeti nasip eder, dünya ve ahirette hayır ve saadetin yoluna ve cennetin yoluna muvaffak kılar.” şeklinde tefsir etmiştir. Yolu, davası hak olanın karşısında kimin olduğunun bir önemi yoktur. Allah azze ve celle kendi yolunda mücadele edenlerle her daim beraber olup onları zaferlere eriştirecektir.

Filistin halkı, baskı ve zulme rağmen büyük bir mücadele veriyor. İsrail her türlü teknolojik araç ve imkana sahip olmasına rağmen iman ve cesaretin karşısında aciz kalıyor. Filistin halkı; Rablerinden emin, davalarından emin bir şekilde kutlu direnişiyle zalimin kalbine korku salıyor.

Bu mücadele tüm izzetiyle gözümüzün önündeyken biz neden bu haldeyiz. Üzülüyor muyuz? Evet. Zalime öfke duyuyor muyuz? Evet. Peki ama neden üzülmekten ve öfkelenmekten başka bir şey yapamıyoruz. Müslüman devletler ne zaman harekete geçerek bu zulme engel olacak. Daha kaç Müslümanın ölmesi gerekiyor. Bu duyarsızlığın bir bedeli olmayacak mı sanıyoruz. Kendi halimize üzülmeliyiz, Filistin halkı üzerine düşeni bedelini ödeyerek yapıyor. Peki ya biz ümmet olarak üzerimize düşeni yapıyor muyuz? Bu dünyada bedel ödemeyi göze alamazsak ahirette daha büyük bedeller ödemek zorunda kalacağız.

Filistin'in bağımsızlığı için mücadele veren Hamas'ın kurucusu Şeyh Ahmed Yasin’in; “İslam ümmetinin hali benim şu felçli bedenim gibidir, dilinden başka hiçbir yerini hareket ettiremiyor.” sözü ümmetin pasif tepkisini özetliyor.

Savaş devam ediyor olabilir ve başka coğrafyalarda benzer savaşlarda olacak belki. Ama savaşın kaybedeni de kazananı da hep aynı olacak. Zalimler hep kaybedecek ve ebedi azapla azaplanacaktır. Çünkü Allah azze ve celle ayette “Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.” (İbrahim Suresi 42)  Mücadele eden müminler ise hep kazanacak ve Allah azze ve celle onları kurtuluş yoluna iletecektir.