*Batman’da 60’lı yılların ortalarında genç bir delikanlı iken meslek öğrenmeye giden Gercüşlü M. Şerif Ziya, öğrendiği mesleği bir süre orda devam ettirmişti ve Yeşilçam’ın ünlülerine elbise dikmiş. Erol Taş, Yılmaz Duru, Tanju Gürsu, Nilüfer Aydan, Neriman Köksal ve Fatma Girik gibi bir zamanların siyah beyaz perdeye imza atan sanatçılarla tanışan Ziya Usta, bir dönem de radyo tamirciliği -elektronik işine girmiş. TPAO’da 10 yıl süreyle telsiz teknikerliğini de yapan Şerif Ziya, radyo/tv okulunda aldığı eğitimle kısa bir dönemde kendiliğinden kısa dalga radyosunun mucidi olmuş…

*Bahar rüzgarlarının iyice estiği yöremizde güzel şeyler de oluyor. Baharda yatır ve türbe ziyaretleri ard arda yapılıyor. Kadim Coğrafyamızın ne kadar zengin bir din ve kültür mozaiğine sahip olduğunu hep dile getiriyoruz. Bu coğrafyanın, kökleri çok derin ve çok güçlü, kadim dinsel topluluğu olan Ezidiler, hafta sonu Gercüş’ün Gönüllü-Derdil köyündeydi. Laleş’ten Avrupa’daki gurbetçi Ezidilere kadar birçok konuk, 1980 öncesinde Türkan Şoray ile Talat Bulut’un başrolünü oynadığı ‘Hazal’ filminin çekildiği Derdil’de yüz yıllardır akan kaynak suyun başındaydı. Ezidi kadınlar, o filimde Türkan Şoray’ın da giydiği yöresel kıyafetlerle dini inancını yerine getirdi…

BATMAN’IN İLKLERİNDEN…
1970’lerde çok uzak olan ama ışıltılı parıltılarıyla gençlerimizin kafasında çok yakın hissettikleri büyülü şehirdi İstanbul.

Birçok gencimiz İstanbul’un karanlıklarında kaybolurken, birçok gencimiz de orada, okudukları okullardan ve öğrendikleri mesleklerden Batman’a dönüşlerinde modern yaşamın öncülüğünü yapmışlardı.

M. Şerif Ziya Usta örneğinde olduğu gibi. 

Henüz genç bir delikanlı iken İstanbul’un yolunu tutan aslen Gercüşlü Mehmet Şerif Ziya, çalıştığı terzi Ermeni Abudaş’ın yanında çalıştığı  6 ay içinde, Yeşilçam’ın ünlüleriyle tanışmış.

Erol Taş’tan Yılmaz Duru’ya… Tanju Gürsu’dan Nilüfer Aydan’a… Neriman Köksal’dan Fatma Girik’e kadar Yeşilçam’ın ünlülerine gömlek ve pantolon yapan Gercüşlü Ziya Usta; “Genç yaşımda sanatçılarla tanışmamı bize sağlayan An film şirketiydi. Film şirketi terzihanemize bitişik sayılırdı. Sanatçılar Ermeni ustamıza kıyafet diktirirlerdi. Fatma Girik pantolon siparişi verdiğinde şaşırırdım. Kadınların o dönemlerde pantolona ilgi duyduklarını Girik’in siparişlerinden öğrenmiştim” diyor.

Ermeni ustasından öğrendikleriyle iyi bir terzi kalfası olan Ziya, ustasıyla arasında geçen bir sohbeti unutamıyor;

“Abduş ustama gayri müslüm diyeceğime ‘gavur’ diye hitap edince üzülmüştü; “Gavur deme. Ermeni de ya da gayri müslüm de… Gavur çok ağır bir kelime…”

Ziya Usta’nın İstanbul anıları çok.

Batman’a kısa bir dönem için geldiğinde kafası yine İstanbul’un ışıltılı dünyasında kalmıştı Ziya ustanın.

Terzilik mesleğini bırakıp o zamanların radyo tamirciliğine yönelen Şerif Ziya, Ahmet Ekmekçi radyo-TV okulunda eğitim almış.

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı radyo-TV bölümünde Burhanettin Kırgezen hocadan aldığı derslerle yüksek elektronik mezunu olan Ziya Usta, Batman’da 1970’li yıllarda kurduğu ‘elektronik’ atölyesinde, Batman’ın o dönemdeki radyo tamircileri, Süryani Aziz Kılıç, Müfit Ergen, Ali Genç, Muhittin Özay’ı geride bırakmış.

Aldığı eğitimle, kısa dalga kapalı bir yayın istasyonuyla plaklardan müzik dinleten Ziya Usta, kısa bir dönem başı derde girmiş ama ucuz atlatmış o dönemi.

Şimdilerde emekli olan Ziya Usta’nın, “Bu işyeri kapanmıştır. Lütfen elektronik ile ilgili işlemlerinizi başka yere götürün” yazılı dövizi onun iki mesleğe de veda ettiğinin bir belgesi gibi.

Ziya Usta, Batman’ın yaşayan bir tarihi…

BÖYLE KÜLTÜR NEREDE VAR?   

Coğrafyamızın ne kadar zengin olduğunu bu mevsimde bazı fotoğraf kareleri bize anlatıyor.

Türkan Şoray ile Talat Bulut’un, 1978 yılında Gönüllü-Derdil köyünde çevirdikleri ‘Hazal’ filmi buz gibi suyun aktığı kaynak suyu, yıllar sonra Batman’a gelen Türkan Şoray da unutmamıştı.

Şoray, yıllar sonra konuk olduğu o kaynak suyun kenarında poz vermişti birkaç yıl önce.

Hafta sonu da Ezidiler, Derdil köyüne çıkarma yapmıştı.

Laleş’ten Şengale… Avrupa’dan bu bölgede halen yaşamlarını sürdüren Ezidiler, Derdil’deki o kaynak suyun çıktığı yere kültür evi, dinlenme tesisi ile inançlarını yapacakları yeri onarmışlardı.

Kalabalık bir topluluk Ezidilerle birlikte Gönüllü-Derdil’deydi.

Ezdayi kutsal yerini yenileme ve koruma ittifakı kaynak suyun aktığı yere astığı tabelada;

“Bir çok tarihçi, araştırmacı ve Ezdayi inancın alimlerine göre Pir Ali tarihi M.S. 352 yılına dayanıyor. İlk izlerine rastlanan Pir Ali’nin mucize kerametleri ‘Ezdayi’ inancının vazgeçilmez bir parçası haline getirilmiştir. Ezdayi toplumunun inancına göre bu çeşme Pir Ali’nin dua ve kerametleriyle ortaya çıkmış ve asırlardan beri hiç durmadan akıyor…”

Aradan 47 yıl geçmiş. Yıllar sonra bir etkinlikte Derdil köyünde renga renk Tören Kıyafeti'yle kutsal bir şölen hissi uyandıran Ezidilerin o etkinliği; yaşamın başladığı Mezopotamya’nın bize ait bölümünde de din ve kültür mozaiğinin her rengini barındıran coğrafyamızın çok büyük bir değer ve şans olduğunun bilinciyle mutlu bir sevinç yarattığını bir kez daha görmüş olduk.

Mesleki, dinsel, sosyolojik hatta politik değerlerimizin sistemli bir şekilde bir müzede toparlanıp, korunması dileğiyle.

Hoşça kalın…